cumcumlisesi
CumCumLisesi  
  Ana Sayfa
  10.sınıf Türk Edebiyatı Ders Notları
  Matematik- Çarpanlara Ayırma Video
  Matematik(Polinomlar) - Çıkmış Sorular(VİDEO)
  10.sınıf Matematik Dersi 1.Dönem 1.Yazılı Sorular ve Cevapları
  İlginç Bilgiler
  Kamyon Arkası Yazıları :D
  10.sınıf Dil ve Anlatım ders notları
  10.sınıf matematik çarpanlara ayırma test (video)
  Ziyaretçi defteri
  Haberler
Atakum Cumhuriyet Lisesi (Emre Ö.)
10.sınıf Dil ve Anlatım ders notları
Lirik Anlatımın Özellikleri
1.Lirik anlatımda dil “şiirsel” ve "heyecana bağlı işlev"de kullanılır.
2.Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiirromanhikâyetiyatrotürlerinde kullanılır.
3. Heyecan, mutluluk, mutsuzluk ifade eden; dini duyarlılık, derin düşünce, yüceltme gibi halleri dile getiren söz öbekleri kullanılır. (Duygu ve çağrışım değerleri, imgeler…)
4. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
5. “Ben” ve “Biz” zamiri hareket noktasıdır
6. Ahenk öğeleri, ses benzerlikleri, ses akışı vardır.
7. Kelime ve cümle seviyesinde tekrarlar vardır.
8. Kısa, devrik, eksiltili ve soru cümleleri çok kullanılır.
9. Bu metinler duyguları harekete geçirmek, edebi zevk tattırmak amacıyla yazılırlar.
10. Bu metinler birileri ya da bir şeyler için yazılır.
11. Kişisel duygular, öznellik vardır.
Destansı (Epik) Anlatımın Özellikleri
1.Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır.
2.
Destan türünün yiğitçe havası vardır.
3.Yapıp etmeler yani fiiller ön plandadır.
4.Tarihi konular ve kahramanlıklar işlenir.
5.Etkileyici bir özellik taşır.
6.Sürekli hareket vardır.
7.Kelimeler 
mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilirler.
Şiirdestanromanhikâye
tiyatro, destansı anlatımın kullanıldığı türlerdir.
9.Anlatımda abartıya yer verilebilir.
10.Sanatlı bir dil kullanılır.
11. Kişiler ve kavramlar en üstün özellikleriyle anlatılır.
12. Coşku ve heyecana yer verilir.
13. Dil, şiirsel ve heyecana bağlı işlevde kullanılır.
Emredici Anlatımın Özellikleri
1.Dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır.
2.Emir, telkin, öneri anlamı taşıyan ifadelere yer verilir.
3.Öğretici ve açıklayıcı yönleri vardır.
4.Cümlelerde 
fiiller hâkimdir.
5.Uyulması beklenen bir üslubu vardır.(Zorlama anlamı vardır)
6.Sosyal hayatın düzenlenmesinde emredici anlatım kullanılır.
7.Trafik kuralları, bazı eşyaların kullanma kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları emredici anlatıma örnek verilebilir.
8. Zamirler ve çekim ekleri çok kullanılır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İSİMLER(ADLAR)

Varlıkları ve kavramları karşılayan, onları tanımamıza yarayan sözcüklere isim denir. İsimleri şu şekillerde sınıflandırabiliriz:
A-Varlıklara Verilişine Göre İsimler:
1-Özel İsim: Benzeri olmayan tek olan varlıklara verilen isimlerdir.
Ayşe, Karabaş, Erzurum, Kızılırmak, Türk Dili, Türkiye, Karanfil Sokak
 2-Cins İsim: Aynı cinsten olan varlıklara verilen isimlerdir.
Kedi, masa, insan, ağaç, kitap...
 
B-Varlıkların Oluşlarına Göre İsimler
1-Somut İsim: Beş duyu organı vasıtasıyla algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan isimlerdir.
Kapı, ses, ısı, ışık, rüzgar, insan, taş...
2-Soyut İsim: Duyularla algılanamayan, ancak zihinde tasarlanan, akıl yoluyla kavranan varlıklara ve kavramlara verilen isimlerdir.
Sevgi, dostluk, arkadaşlık, öfke, iyilik, akıl, korku...
3-Eylem İsmi: Fiillerin sonuna –mek, -mak,-ma, -me; -iş, -uş ekleri getirilerek yapılan isimlerdir.
Yaşamak, görüşme, bakış, gülüş...
C-Varlıkların Sayılarına Göre İsimler
1-Tekil İsim: Aynı türden bir tek varlığa verilen isimlerdir.
Çiçek, araba, kalem...
2-Çoğul İsim: Aynı türden birden çok varlığı karşılayan isimlerdir. –lar, -ler çokluk ekiyle yapılır.
İnsanlar, evler, ağaçlar...
      -ler Çoğul Ekinin Farklı Kullanımları:
1-Soy ve millet ismi yapar: Türkler, Osmanlılar, Selçuklular, Amerikalılar
2-Özel isimlere aile anlamı katar: Akşam Sevgilere gideceğim.
3-Özel isimlere benzerleri anlamı katar ve kesme işaretiyle ayrılır: Burası Fuzuli’ler , Ali Şir Nevaî’ler diyarıdır.
4-Abartma anlamı katar: Çocuğunu dünyalar kadar seviyor. Hasta, ateşler içinde yanıyor.
5-Resmiyet anlamı katar: Ahmet Bey henüz gelmediler. 
 
3-Topluluk İsmi: Yazılışları bakımından tekil, ifade ettikleri anlam bakımından çoğul olan isimlere denir.
Ordu, bölük, sürü, demet, dizi, orman, saç...
Topluluk isimleri çoğul ekini alabilir. Orman-lar..
Yapılarına Göre İsimler
1- Basit İsimler: Yapım eki almamış, herhangi bir sözcükle birleşmemiş isimlerdir.
Topu ağaca doğru attılar.
2-Türemiş İsimler: İsim yada fiil köklerine yapım eki getirilerek oluşturulan isimlerdir.
Göz+lük, ye+miş, tuz+luk, bul+uş, diz+gi, görün+tü
3-Birleşik İsimler
Biçim Yönünden
a)Yalın durumdaki iki ismin birleşmesiyle oluşur.
Demir-baş, tepe-göz
b)Sıfat Tamlaması Biçiminde:
Yeşil-ırmak, boş-boğaz, Ak-deniz
c)Belirtisiz İsim Tamlaması Kuruluşunda:
Deniz-altı, ateş-böceği, hanım-eli, arslan-ağzı, k
d)Bir İsimle Bir Fiilden yapılanlar:
Gece-kondu, bilgi-sayar, uçak-savar, ateş-kes,
e)İki fiilden oluşanlar:
Uyur-gezer, kaptı-kaçtı, dedi-kodu, biçer-döver, gel-git
f)Ses düşmesi yoluyla oluşanlar:
Pazartesi, kahvaltı, sütlâç
Anlam Yönünden
a)Her iki sözcük de gerçek anlamını korur:
Toplum-bilim, kara-biber
b)İlk sözcük gerçek anlamını yitirir. 
Atlı-karınca
c)Her iki sözcük de gerçek anlamını yitirir.
Demir-baş, su-çiçeği, boş-boğaz
İsimlerde Küçültme
 
“-cik,-cek,-ceğiz,-imsi” ekleriyle isimlere küçültme anlamı verir. Bu ekler bazen sevgi acıma benzerlik gibi anlamlarda da kullanılabilirler.

Anneciğimi pek çok özledim.(Sevgi)
Kedicik çok üşümüştü.(Acıma)
Karşıda bir tepecik vardı.(Küçültme)
Bir liracık versen ne olur!(Azımsama)
Büyücek bir evin önünde durdu.(Küçültme)
Kadıncağız ne kadar çaresiz !(Acıma)
Yeşilimsi bir kazak aldım.(Benzerlik)
 
“-cik” eki bazen kalıcı isimler de yapar. Bunları küçültme olarak da değerlendiremeyiz.
 
Gelincik, bademcik, maymuncuk, beyincik..

SIFATLAR
     İsimlerden önce gelerek onların anlamlarını sayı, renk, durum, hareket, biçim, yer, işaret ve soru yönlerinden tamamlayan; onları niteleyen ve belirten kelimelere sıfat denir. Bu iki kelimenin (sıfat ve isim) oluşturdukları kelime grubuna da sıfat tamlaması denir ki bütün sıfat çeşitleriyle sıfat tamlaması oluşturulabilir.
Kolay iş, bu sorular, küçük çocuk, hangi ev, iki elma, üçüncü sınıf...
A. Sıfatların Özellikleri
1. Sıfatlar isimlerden önce gelerek onları sayı, renk, durum, hareket, biçim, yer, işaret ve soru yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir:
o zaman, küçük çocuk, minimini yavru, temiz vagon pencereleri, güneşlimavi gök
2. Tek başlarına kullanıldıkları zaman isim değerindedirler. Çünkü ancak bir isimden önce geldikleri zaman sıfat oldukları anlaşılabilir:
yeşil elbise (sıfat) yeşili severim (isim)
İhtiyar kadın (sıfat) İhtiyarlara iyi davranmalıyız (isim)
3. Tek başlarına kullanıldıklarında isim değerinde oldukları için alabildikleri isim çekim eklerini, yani hâl eklerini, iyelik eklerini ve çoğul ekini, bir isimden önce gelerek onu niteledikleri ya da belirttikleri zaman, yani sıfat olarak kullanıldıkları zaman alamazlar:
Bir basamak yukarı çık. (sıfat)
Birler basamağı  (isim)
Yürüyen merdiven -sıfat
Yürüyenler ve koşanlar -isim
4. Bir sıfatla onun nitelediği ya da belirttiği bir isim arasına noktalama işareti (özellikle virgül) konmaz. Virgül konursa ilk kelime tek başına kalmış olur, dolayısıyla isimleşir.
Genç adama gülümseyerek baktı. (genç: sıfat)
Genç, adama gülümseyerek baktı. (genç: isim, özne)
5. Birkaç sıfat, arka arkaya sıralanarak bir ismi niteleyebilir veya belirtebilir:
Karanlık, büyük, korkutucu ve nemli bir evdi.
6. Sıfatın varlığından bahsedildiği her yerde mutlaka sıfat tamlaması vardır; o sıfatla (soru sıfatı da olsa) bir tamlama oluşturulmuştur.
B. Sıfat Çeşitleri
Sıfatlar görev ve anlam yönünden, yani kendilerinden sonra gelen isme kattıkları anlam yönünden önce ikiye, sonra daha alt başlıklara ayrılırlar:
1. Niteleme Sıfatları
İsimlerin şeklini, durumunu, hareketini, rengini, kısacası kalıcı özelliklerini gösteren sıfatlardır. Nitelene sıfatları isimlere sorulan "nasıl" sorusunun cevabıdır:
Penceresinden kavak ağaçları görünen / bir sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren / makaslar
Kocaman / bir masası ve koltuğu
Mavi deniz, tatlı su, kötü gün, yakın arkadaş, çalışkan öğrenci, susuz yaz, yuvarlak masa, bayan memur, erkek adam, temiz giysi, güzel insan, düz yol, çatal çivi, sivri tepe, yassı burun...
2. Belirtme Sıfatları
İsimleri sayı yönünden tamlayan; yerlerini işaret eden; özelliklerini belli belirsiz olarak bildiren; onların özelliklerini soran sıfatların tümüne belirtme sıfatları denir. Belirtme sıfatları varlıkların geçici özelliklerini bildirirler:
a. İşaret Sıfatları:İsimleri işaret ederek belirten ve yerlerini bildiren sıfatlardır. 
"bu, şu, o, öteki, beriki, böyle, şöyle..."
Bu soruyu kim cevaplayacak?
Kitabı şu genç almıştı.
O eşyaları nereye götürüyorsun?
Öteki sorulara geçiniz.
Beriki masaları da taşıdık.
b. Sayı Sıfatları:İsimlerin sayılarını, bölümlerini, sıralarını, parçalarını kesin olarak belirten sıfatlardır. Sayı sıfatlarının çeşitleri şunlardır:
- Asıl Sayı Sıfatları:İsimlerin sayılarını kesin olarak belirten sıfatlardır:
Her gün iki saat ders çalışır, bir saat de kitap okurum.
Bir ağaç bile bırakmamışlar; kesmişler.
]Başında asıl sayı sıfatlarından biri bulunan bir isme çoğul eki getirilmez. "Beşevler, Altmışevler, Yedi Cüceler, üç aylar, Kırk Haramîler, beş milyonlar, on milyonlar (banknotlarımız)"gibi örnekler bu kurala uymaz.
]Sayı sıfatlarıyla niteleme sıfatları art arda kullanılırsa sayı sıfatı önce gelir:
iki değerli arkadaş, üç kırık cam...
- Sıra Sayı Sıfatları:İsimlerin sıralarını, derecelerini belirten sıfatlardır.
"-ncİ" eki ya da nokta kullanılır.
77. yıl, 11'inci bölük, birinci gün, ikinci gelişimiz...
üçüncü kişiler, ikinci katlar...
] "ilk" kelimesi birinci anlamındadır:
İlk (birinci) caddeden sağa dönün.
] "son, sonuncu, ortanca" kelimeleri de sıra sayı sıfatıdır:
son fırsat, ortanca çocuk, sonuncu kişi...
- Kesir Sayı Sıfatları:İsimlerin, bütünün kaçta kaçı olduğunu gösteren sıfatlardır.
Yüzde bir ihtimal, yarım ekmek, çeyrek (dörtte bir) ekmek, yarıyıl, iki buçuk lira...
]Bu tamlamalarda tamlanan çoğul yapılabilir.
Kardeşlerin üçte bir payları var.
]Tamlayan çoğul yapılıp tamlananla yeri değiştirilebilir:
Yüzde otuz artış düşünülüyor.>Düşünülen artış yüzde otuzlarda.
- Üleştirme Sayı Sıfatları:İsimlerin bölümlere ayrıldığını, bölüştürüldüğünü gösteren sıfatlardır. 
"-(ş)er" ekiyle yapılır.
Üçer kişi, ikişer elma, yedişer kişi, ellişer milyon, birer gün arayla,
- Topluluk Sayı Sıfatları:Bir defada doğan birden fazla kardeşler için kullanılır. 
Bunlardaki "z" sesi çokluk bildirir.
Tamlanan çoğul olabilir.
üçüz bebek, beşiz çocuklar.
c. Belgisiz Sıfatlar:İsimlerin sayılarını ve miktarlarını kesin olarak değil, yaklaşık, aşağı yukarı, belli belirsiz bildiren sıfatlardır. 
"bir, birkaç, birçok, az, çok, biraz, birtakım, bütün, bazı, tüm, her, hiçbir, herhangi bir, kimi...
başka / bir / boyut, kimi insanlar, bir yaz günü, bazı sıfatlar, herhangi bir zaman, her soru, birtakım insanlar, 
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
tüm insanlar, bütün varlıklar...
Not: Asıl sayı sıfatı olan "bir" ile belgisiz sıfat olan "bir" karıştırılabilir. "bir" kelimesi "tek" kelimesinin karşılığı ise asıl sayı sıfatıdır. Değilse belgisiz sıfattır:
Bir çiçekle yaz olmaz bir tane çiçek. asıl sayı sıfatı
Onu bir akşam vakti gördüm. Herhangi bir akşam vakti belgisiz sıfat
d. Soru Sıfatları:Soru sıfatları, isimlerin nitelik ve niceliklerini soru yoluyla öğrenmeyi amaçlayan, cevapları da herhangi bir sıfat olan kelimelerdir.
"ne, nasıl, nice, ne gibi, ne biçim, kaç, kaçıncı, kaçar, hangi, ne türlü..."
Özellikleri:
]Soru sıfatları cümleyi soru cümlesi yapar. Bazı durumlarda da yapmaz:
Bu nasıl bir dünya; hikâyesi zor...
Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
] Örnekler
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç hisse istersin?
Not: "ne" kelimesi sıfat, zarf ve zamir olarak kullanılabilir. 
Ne bakıyorsun? Zarf
Ne almak istiyorsun? Zamir
Ne gün geleceksin? Sıfat
C. Sıfatlarda Anlam
1. Sıfatlarda Anlam Kuvvetlendirme
]Zarflarla ve edatlarla anlam kuvvetlendirilebilir:
çalışkan>arı gibi çalışkan>arı gibi çalışkan çocuk
güzel>Cennet kadar güzel>Cennet kadar güzel vatan
verimli>çek verimli>çok verimli topraklar
Burada "cennet kadar" kelime grubu "güzel" sıfatını; sonra hepsi birden "vatan" kelimesini nitelemiş.
]Pekiştirme sıfatları ile de anlam kuvvetlendirilebilir:
Bir sıfatın ilk iki sesine "m, p, r, s" ünsüzlerinden biri eklenip, oluşan hecenin o sıfatın başına getirilmesiyle oluşur. Ünlüyle başlayan sıfatlarda ilk ünlüye "m, p, r, s" ünsüzlerinden biri eklenir.
Sarı sayfalar>sapsarı sayfalar,Kırmızı>kıpkırmızı elbise,Mor>mosmor bir yüz,Yeşil>yemyeşil tabiat
Bu kurala uymayan pekiştirme sıfatları da vardır:
Sapasağlam, yapayalnız, çırılçıplak, çepeçevre...
]Tekrar yoluyla da anlam kuvvetlendirilebilir. Tekrar edilen kelimeler arasına "mİ" soru eki de konabilir:
doğru dürüst bir iş, boylu poslu bir adam, az buz para değil...
yüce yüce yaylalar, Mini mini eller, tatlı tatlı diller...
tatlı mı tatlı diller, sevimli mi sevimli bir yüz, sıcak mı sıcak bir hava...
2. Sıfatlarda Anlam Daraltma:
]Sıfatların anlamlarında, bazı eklerden yararlanarak kısma, daraltma, küçültme yapılabilir.
Bunun için "-Cİk, -ÇE, -cEk, -(İ)msİ, -(İ)mtırak" ekleri kullanılır:
Geniş bir oda > daha az genişi > genişçe bir oda
Tatlı elma > daha az tatlısı > tatlımsı bir elma
"-Cİk" eki küçüklük, azlık anlamı taşıyan sıfatlara getirilir ve aşırılık anlamı katar:
Kısa kol > daha da kısası > kısacık kol
Yumuşak eller > daha da yumuşağı> Yumuşacık eller
3. Sıfatlarda Karşılaştırma(Derecelendirme):
Aynı özelliklere sahip olan varlıkları karşılaştırarak o özelliğe hangisinin daha çok sahip olduğunu göstermek için sıfatın başına "en, daha, pek" kelimeleri getirilir.
En kuvvetli millet, Daha dürüst insanlar, Pek çalışkan işçi
D. Yapı Bakımından Sıfatlar
Sıfatlar da isimler gibi yapı bakımından basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üçe ayrılır:
1. Basit Sıfatlar: Herhangi bir yapım eki almamış ve başka bir kelimeyle birleşmemiş sıfatlardır.
Kara gün, kırmızı gül, bol yemek, iri taş, iyi insan, son yolculuk, dost ülke, düz çizgi.
2. Türemiş Sıfatlar:İsim ya da fiil köklerine ve gövdelerine getirilen isim yapım ekleriyle oluşturulmuş sıfatlardır.
Kiralık ev, yıllık izin, tuzlu su, , işsiz adamlar, ölü balık, sütçü kadın, yarınki maç, genişçe bir oda, büyücek bir ev, ekşimsi / ekşimtırak erik, kısacık kol, incecik ip...çalışkan öğrenci, susuz yaz, yuvarlak masa...
3. Birleşik Sıfatlar:Yapısında birden fazla kelime barındıran sıfatlardır.
Külyutmaz öğretmen, mirasyedi gençler, boşboğaz insanlar, birtakım sorunlar, cana yakın çocuk...
Birleşik sıfatlar ikiye ayrılır:
a. Kaynaşmış birleşik sıfatlar:
Anlamca kaynaşmış sıfatlardır. Birden fazla kelimenin sözlük anlamlarından az ya da çok uzaklaşarak, aralarına ek ya da kelime girmeyecek şekilde birleşerek oluşturdukları sıfatlardır.
Canciğer dost, vatansever sanatçı, pisboğaz çocuk, mirasyedi gençler, kahverengi elbise, eşsesli kelimeler, birkaç adam, herhangi bir öğretmen, biraz zaman, birtakım elbiseler...
b. Kurallı birleşik sıfatlar
Çeşitli yollarla oluşurlar:
Sıfat tamlaması + "-lİ" yapım eki
büyük yapraklı ağaçlar, dost bakışlı insanlar, kısa boylu asker, büyük kapılı bina, kırık camlı ev...
Sıfat tamlaması + "lIk" eki
yarım günlük mesai, üç kuruşluk iş...
İsim + iyelik eki + sıfat
salonu büyük (bir) ev, çenesi düşük adam, saçı uzun bebek, rengi soluk kumaş...
Takısız isim tamlaması + "-lİ" yapım eki
taş duvarlı ev, aslan yürekli çocuk, demir kapılı bahçe...
İsim + "-DEn" ayrılma hâl eki + isim-fiil:
kulaktan dolma bilgiler...
İkileme + isim
evsiz barksız insanlarımız, tatsız tuzsuz işlerimiz, irili ufaklı eşyalar...
İsim + ek + fiilimsi + isim
işini bilir memur
Deyim + isim
cana yakın arkadaşlar, çenesi düşük insan...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ZAMİRLER (ADIL)
 
 

  • İsim olmadıkları hâlde ismin yerini tutan sözcüklere zamirdenir. Zamirler iki gruba ayrılır.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
1.      Sözcük Durumundaki Zamirler
 
a)Kişi Zamirleri: Kişi adlarının yerini tutan zamirlerdir: “ben, sen, o; biz, siz, onlar”
  • Kişi zamirleri çoğul eklerini ve hâl eklerini alırlar. 

Bende senin bilmediğin çok şey var. (hal eki)
 
Bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız. (çoğul eki)

  • Ben ve sen” yönelme hâl ekini (-e, -a) alınca “bana ve sana” şekline dönüşür.
Bana söylediklerini sana da söyleyebilir.
  • Dönüşlülük zamiri olan “kendi” de şahıs zamiri sayılabilir. “kendi” zamiri şahıs zamirleriyle birlikte kullanılırsa pekiştirme yapar.

Ben yaptım.    
Kendim yaptım. 
 
Ben kendim yaptım

  • Şahıs zamirleri isim tamlamalarında tamlayan olabilir.
Bizim evimiz çok yakındadır.
 
 
 
b)İşaret Zamirleri: İsimlerin yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, böyle, şöyle..

Şunu şuraya bunu yerine koy.
 
Öteki mi seni dövdü.

  • İşaret zamirleri ile işaret sıfatlarını karıştırmamak gerekir.İşaret sıfatları isimden önce gelir ve ismi belirtir. İşaret zamirleri ise ismin yerini tutar.

O kitabı bana ver.  ( İşaret sıfatı).
 
Şunun altında oturmuştum. (işaret zamiri)

  • Sıfatlar isim çekim eki almazlar. Zamirler ise isimlerin aldığı bütün ekleri alırlar.
Ben-i, ban-a,ben-de, ben-den, sen-in, benim...
  • “O” sözcüğü, bir ismi niteliyorsa işaret sıfatı, şahıs zamirinin yerini tutuyorsa şahıs zamiri, insan dışında bir varlığın yerini tutuyorsa işaret zamiri olur.

O film çok güzeldi.(sıfat)  
Bütün bunları anlattı. (şahıs zamiri)
 
 
 Onu hediye olarak aldım. (işaret zamiri)

 
 
 
c)Belgisiz Zamirler: İsimlerin yerini belirli belirsiz tutan zamirlerdir. “Bazı, biri, çoğu, hepsi, kimi, birkaçı, herkes, öteberi, şey, falan..”

Bazıları eyleme katılmadı.
Bunu herkes bilir.
Birkaçı sınavı kazanamadı.
 
Öteberi almak için çarşıya çıktım.

  • Belgisiz zamirler isim tamlamalarının tamlayan ve tamlananı olabilirler.
Kimileri-nin düşünce-si , Çocuklar-ın birkaç-ı
  • Belgisiz zamirler adın durum eklerini ve iyelik eklerini alabilir.
Kimseden para alamadım. Bazısından söz aldım.
 
 
d)Soru Zamirleri: İsimlerin yerini soru yoluyla tutan zamirlerdir.

Beni kim çağırdı?
Camı hangisi kırdı?
Siz nerede oturuyorsunuz?
 
Çocukların kaçı gelmemiş?

 
  • “Ne, neden” sözcükleri “niçin” anlamı veriyorsa zarftır.
 
e)Dönüşlülük Zamiri: Bu zamir “kendi” sözcüğüdür. Şahıs zamirlerinin yerine geçebileceği gibi hayvan isimlerinin ya da cansız varlıkların isimlerinin yerine de geçebilir. Çoğu zaman ek alarak kullanılır.

Kendisine haber verin. 
 
Köpekler kendilerine yapılan iyilikleri unutmaz.

·         Dönüşlülük zamirinin en önemli özelliği, diğer zamirlerle beraber kullanılabilmesidir.
Bu soruyu ben kendim çözdüm
 
2.     Ek Durumundaki Zamirler
 
a)İlgi Zamiri: Tamlanan durumundaki ismin yerini tutan ve tamlayana bitişik yazılan “–ki” ekine denir.

Benim evim ( benimki) güzeldir.
 
Arabanın motoru (arabanınki) bozuldu.

b)İyelik Zamiri
  • Varlık adlarının sonuna gelerek kime ait olduklarını gösteren eklerdir. Bunlara iyelik eki de denir.
Evim evinden güzeldir.
  • İyelik eki ,-i hâl ekiyle karıştırılmamalıdır. İyelik eki alan sözcük “kimin” sorusuna cevap verir. Hal eki “kimin” sorusuna cevap vermez

Evi yıktı. Kimin evi? Cevap yok.(hâl eki)
 
Evi yıkılmış.  Kimin evi?Onun evi.(İyelik Eki)

  • Hem iyelik hem hâl eki bir arada kullanılmışsa ilki iyelik ikincisi hâl ekidir.

Oyuncak-ı-n-ı kırdı. (1.si iyelik ikincisi hâl
Oyuncağı bozulmuş. ( İyelik ekİ)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
FİİLLER
·        İş, oluş, hareket, durum ya da kılış bildiren sözcüklere fiil denir.
·        Fiiller mastarlarıyla isimlendirilir. Mastarlar fiil kök ve gövdelerine“–mek,-mak” ekleri getirilerek yapılır.
Gel-(mek), yüz-(mek), otur-(mak), at-(mak.)
·        Sonuna “–mek,-mak” ekleri getirilebilen bütün sözcükler fiildir.
Yaz-mak, gör-mek, getir-mek, kır-mak...
Anlamlarına göre fiiller
·         Anlattıkları hareketin niteliğine göre değişik özellikler gösteren fiilleri üç grupta inceleyebiliriz.
1-Kılış Fiilleri
·        Öznenin yaptığı hareketin bir nesneye yöneldiği fiillerdir. Bu eylemler nesne alırlar. Hareketten etkilenen bir nesne vardır. Yani “neyi, kimi” sorularına cevap verirler.
Kır-, kaz-, ver-, at-, tut-, iç-, taşı-….
2-Durum Fiilleri
·        Öznenin içinde bulunduğu durumu anlatan fiillerdir. Bu tür fiillerde bir hareket vardır; ancak hareket bir nesneyle ilgili değildir. Nesne almazlar. Yani “neyi, kimi” sorularına cevap vermezler.
Otur-, kalk-, uyu-, gül-, ağla-, üzül-, sus-, dur-….
3-Oluş Fiilleri
·        Öznenin geçirdiği değişimleri anlatan fiillerdir. Bu tür fiillerde bir hareket yoktur. Bu eylemler de nesne almazlar.
Kızar-, sarar-, büyü-, geliş-, doy-, bayatla-, uza-, karar-, sol-, morar-, çürü-...
·        Bütün fiiller bu üç gruba da girmeyebilir. Farklı şekillerde de fiiller gruplandırılabilir.
Fiil Çekimi (Çekimli Fiil)
·        Fiiller tek başlarına cümlede kullanılmazlar. Fiillerin cümlede kullanılabilmesi için çekimli olmaları gerekir. Fiillerin zaman, şahıs veya dilek bildiren, ek almış biçimlerine çekimli fiildenir.  
FİİL KİPLERİ
A.     Haber Kipleri:
·        Haber kipleri işin, oluşun veya hareketin zaman ve şahsa bağlı olarak meydana geldiğini bildiren kiplerdir. Bunlara bildirme kipleri de denir.
 
1. Görülen (-di'li) Geçmiş Zaman Kipi: Eylemin geçmişte yapılışının kesin olarak bilindiğini gösterir. Fiillerde bulunan "-di, -du, -dü, -tu" ekleri görülen geçmiş zamanı belirtirler.

 
 
Öğretmenimiz sınıfa geldi.

 
2. Öğrenilen (-miş'li) Geçmiş Zaman Kipi: Eylemlerin sözden önce yapıldığını bildirir; ancak, kesinlik yoktur. Söyleyen kendisi duyup görmemiş, işitmiştir. Fiillerde bulunan "-muş, -mış, -miş, -müş" ekleri öğrenilen geçmiş zamanı belirtirler.

 
 
Okul bahçesinde üç tur koşmuş.

 
3. Şimdiki Zaman Kipi:(-yor) Eylem ile anlatımın birlikte olduğunu bildiren zamandır. Fiillerde bulunan “-yor” eki şimdiki zamanı belirtir.

 
 
Ders çalışıyorum

·        Şimdiki zaman kipinin eki "-yor" fiillere hiç değişikliğe uğramadan eklenir.
 
·        Fiile şimdiki zaman anlamı veren, işin üzerinde olma anlamı veren bir diğer ekte “-makta, -mekte” ekidir. 

 
 
Gel-mekte-yim

·         Bazı kullanımlarda bu ekin “–mada, -mede” şekillerine dönüştüğü görülür.
Ölüm inder-mede gökler, ölü püskürtmede yer.
 
4. Gelecek Zaman Kipi: Eylemin anlatımdan sonra yapılacağını bildiren zamandır. Fillerdeki “–acak, -ecek” eki gelecek zamanı ifade eder.

 
 
Aynur tiyatroya gidecek.

 
5Geniş Zaman Kipi: Eylemin her zaman yapılabileceğini bildiren zamandır. Geniş zaman kipinin ekleri "-ar, -er, -ır, -ir, -or, -ör, ur, -ür, -r" dir.

 
 
Akşamları trene binerim.

 
B.     Dilek Kipleri:
·        Bir eylemin yapılması ya da bir oluşun meydana gelmesini dilek anlamı vererek anlatan kiplerdir. Bu kiplerde zaman anlamı yoktur. Dilek kiplerinin dört çekimi vardır.
 
1. Gereklilik Kipi: Eylemin yapılması gerektiğini anlatan kiptir. Bazen cümleye ihtimal anlamı da katabilir. Ancak daha çok zorunluluk bildirir. Ekleri ses uyumuna göre "-meli, -malı" dır.

Haftada bir kitap okumalıyım.(ihtimal)
 
 
Kestikten sonra affımı istirham etmelisin(kesinlik)

 
2. İstek Kipi: Bir iş, oluş veya hareketin yapılmasının, olmasının istendiğini belirten kiptir. Ekleri ses uyumuna göre "-e, -a" dır

 
 
Şimdi affını yazayım.

 
3. Dilek Şart Kipi: Bir dilek ve şartın anlamı bulunmaktadır. İş veya oluşun, hareketin meydan gelmesi bir şarta bağlıdır. Bazı cümlelerde dilek, bazılarına da koşul anlamı katan fiil çekimidir. Ekleri ses uyumuna göre "-se, -sa" dır.

Babam gelirse gideceğim.(koşul) 
 
 
Okusa da babası gibi, adam olsa.(dilek)

 
 
4. Emir Kipi: Bir iş, oluş veya hareketin olmasını, yapılmasını veya yapılmamasını emretmek için kullanılır.

Hayır bey, hayır!... Emrinden çıkma.
 
 
Beni kes... Sonra affımı istirham et.

·        İnsan kendine emir veremeyeceğinden bu kipin birinci tekil ve çoğul şahısları yoktur.
Fiil Çekimlerinde Olumsuzluk:
·         Fiillerin olumsuz biçimleri, kip ekinden önce “-ma, -me” olumsuzluk ekinin getirilmesiyle yapılır.
Gel-me-miş-sin, gel-me-yor-sun, gel-me-di-n, gel-me-y-ecek-sin,
 
Fiil Çekimlerinde Soru
·         Fiil çekimlerinin soru şekli “mı, mi” soru edatı ile yapılır. Fiil çekimlerinde “mı” bazen kip ekiyle şahıs eki arasında, bazen şahıs ekinden sonra gelir.
Gel-miş miyiz, git-se-k mi?
 
Fiillerde Anlam Kayması
·         Cümlede yüklemin çekimlendiği kip veya zamanla işin yapıldığı kip veya zamanın farklı olmasına anlam kayması denir.
Sizi yarın maça bekliyorum.(şimdiki zaman eki gelecek zaman eki anlamında kullanılmış)
O her gün aynı saatte yola çıkıyor. (şimdiki zaman geniş zaman anlamında kullanılmış)
O daha üç yaşındayken okumaya başlıyor. (şimdiki zaman geçmiş zaman anlamında)
Bu dilekçeyi sonra verirsiniz. (geniş zaman gelecek zaman anlamında)
 
·         Bazen dilek kipleri de birbirlerinin yerlerine kullanılır.
Gelsen de şu işleri beraber yapsak. (şart kipi istek anlamında kullanılmış)
Şöyle buyurun efendim. (emir kipi istek anlamındadır.)
 
EK-FİİL(EK-EYLEM)
·         İsim veya isim soylu kelimelere gelerek onları yüklem yapan ve çekimlenmiş fiillere gelerek bileşik çekimli fiiller oluşturan “imek”fiiline ekfiil denir.
·         Ek fiilin dört kipte çekimi vardır.
1.      Görülen geçmiş zaman (idi): Öznenin önceden içinde bulunduğu bir oluşu belirtir.  
Öğrenci-idi-m, öğrenci-idi-n, öğrenci-idi, öğrenci-idi-k, öğrenci-idi-niz, öğrenci-idi-ler.
 
·         İsim dışında zamire, sıfata, edata, tamlamalara da eklenir.

Seni buraya çağıran o-ydu.(o-idi) (zamir)
Bu ev eskisinden güzeldi. (sıfat)
Dün hasta gibiydin(edat)
Elindeki nişan elbisesiydi. (isim tamlaması)
 
 
Yeni arabam kırmızı bir arabay. (sıfat tamlaması)

 
2.      Öğrenilen geçmiş zaman (imiş): Öznenin başkasından duyulan bir oluş içinde bulunduğunu gösterir.
Öğrenci-y-miş-im(imişim), öğrenci-y-miş-sin, öğrenci-y-miş, öğrenci-y-miş-iz, öğrenci-y-miş-siniz, öğrenci-y-mişler.
 
3.      Şart kipi:(ise): isim soylu sözcüklere şart anlamı yükler.
Öğrenci-y-se-m, öğrenci-y-se-n, öğrenci-y-se, öğrenci-y-se-k, öğrenci-y-se-niz, öğrenci-y-se-ler.
 
4.      Geniş zaman: Kişi ekleriyle yapılır
Şair-im, şair-sin, şair(dir), şair-iz, şair-siniz, şair-dirler.
 
Ekfiilin Olumsuzu
·        Ekfiile çekimlenmiş sözcükler “değil” edatıyla olumsuz yapılır.
Öğrenci değildim, öğrenci değildin, …değildi, …değildik….
 
Ekfiilin Soru Şekli
·         Ekfiilin sorusu da “mi” edatıyla yapılır. Bu edat isimle ekfiil arasına girerek kullanılır.
Öğrenci mi-y-di-m, öğrenci mi-y-di-n….
 
BİLEŞİK ZAMANLI FİİLLER
·         Bileşik zamanlı fiiller, fiilin birden çok kip bildirecek biçimde çekimlenmesiyle oluşur. Bileşik zamanlı fiiller, basit çekimli fiillere ek fiilin getirilmesiyle yapılır.
·         Bileşik zamanlı fiiller üç grupta incelenir.
1. Hikâye: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "idi" getirilerek yapılır.
Bak (ı) +       yor +        idi :     (bakıyordu)                
  Fiil         1.zaman    2.zaman                                     
 
·         Emir kipinin dışında bütün basit zamanlı kiplerin hikâye bileşik zamanı vardır.


2. Rivayet: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "imiş" getirilerek yapılır.
bak (ı) +   yor +           imiş : ( bakıyormuş)                        
 Fiil       1.zaman    2.zaman                                  
·         Emir ve görülen geçmiş zaman dışındaki diğer kiplerin rivayet bileşik zamanı çekimlenir.
3. Şart: Basit zamanlı bir fiile ek fiil olan "ise" getirilerek yapılır.
       Al +       acak +           ise : (alacaksa)                
Fiil       1.zaman       2.zaman                                 
 
·         Emir kipi ve istek kipinin dışındaki bütün kiplerin şart bileşik zamanı çekimlenir.
 
·         Görülen geçmiş zamanın şartında şahıs eki şart bileşik zaman ekinden önce gelebilir.
Erken çıktım-sa da ona yetişemedim. (çıktı-y-sa-m)
 
 
·         Ekfiilin geniş zamanında kullanılan “-dır” eki çekimli fiillerden sonra gelir. Bu durumda ek, fiile ihtimal ya da kesinlik anlamı verir.

Sanırım yarın bize gel-ecek-tir.(ihtimal)
 
Tartışma burada bitmiştir. (kesinlik)

 
·         Üç kip bildirecek şekilde çekimlenen fiillere “katmerli bileşik zaman” denir.
Gel-ecek-ti-y-se şimdiye kadar niye gelmedi.
·         Bileşik zamanlı fiillerde anlam kayması olmaz.
 
FİİLİMSİLER
·         Fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen, olumlu, olumsuz, şekilleri yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklerdir. Üç grupta incelenir.
 
1.      İsim - Fiiller: Fiil kök ve gövdelerine eklenen "-me, -mek, -iş"ekleri sonucu meydana gelirler. Fiillerin isim gibi kullanılabilen şekilleridir. İsim - fiiller; hem bir eylemin adı oldukları için isim, hem de özne, nesne, tümleç aldıkları için fiil olan kelimelerdir.

Çalışmak zorundayım.
Bütün sorunları anlaşma yoluyla çözebiliriz.
 
*”-iş” isim fiil ekiyle, FFYE olan “-iş” ekini karıştırmayalım.
 
-Gör-üş farkı olduğundan onunla gör-üş-tüm. (İlki isim fiildir)

 
·         Olumsuzluk eki “-ma” ile isim-fiil eki “-ma” karıştırılmamalıdır. Bazen isim fiil ekiyle olumsuzluk eki bir arada bulunabilir. Olumsuzluk eki daima fiilimsilerden önce gelir.
Bana bu sorunu açıkla-ma-ma-na çok üzüldüm. ( birinci –ma olumsuzluk, ikinci –ma isim-fiil ekidir.)
 
 
·         Bazı sözcükler aslında isim-fiil ekleriyle türediği halde, zamanla isimleşmiş, yani fiilimsi özelliğini tamamen kaybetmiş olabilir.

 
 
Ekmek alır mısın?- Yağış türlerini işliyoruz.

·         Sözcüğün isimleşip isimleşmediğini anlamak için, onu olumsuz şekle getirebiliriz. Fiil olumsuz yapılabiliyorsa isimleşmemiş demektir.
Deneme sınavı öğrencileri denememiz içindir.
 
·         İsim-fiiller isimlerin alabileceği bütün ekleri almalarına rağmen sözcük türü olarak isim değildirler. Çünkü isimler bir sıfat tarafından nitelenebildiği halde isim-fiiller sıfat almaz.
·         İsim-fiiller cümlede sıfat görevinde kullanılabilir.
Başkalarından duyulmabu bilgilerle kendini kandırma.
 
2.      Sıfat - Fiiler: Varlıkları niteledikleri için sıfat, yan cümlecik kurdukları için de fiil sayılankelimelerdir. Sıfat - fiil türeten ekler: "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" dir.

Çalışan insandan zarar gelmez.
 
 
Geçmiş günleri arıyorum.

 
·         Sıfat-fiil eklerinden “-dik”, ve “-ecek” ekleri çoğu zaman kendinden sonra iyelik eki alarak kullanılır.

Çözdüğüm soruları tekrar sorma.
 
 
Gideceğin saat belli mi?

 
·         Sıfat-fiiller niteledikleri isimler düştüğünde onların yerine geçebilirler.
Beni arayanların adreslerini almayı unutma. (insanlar)
 
·         Sıfat-fiilleri çekimli fiillerle karıştırmamak gerekir. Çekimli fiiller yüklemdir; fakat sıfat fiiller her zaman isimden önce gelir ve ismi niteler.

Gideceğim buralardan.
 
 
Gidecek yer kalmadı.

3.      Bağ - Fiiler: Birleşik bir cümlede iki cümleyi bağladıkları için bağlaç; özne, nesne, tümleçaldıkları için fiil sayılan kelimelerdir. Bağ fiillere "ulaç" da denir. Çekim ekleri almazlar. Cümlede zarf olarak kullanılırlar.
·         Bağ fiiller şu eklerle türerler: "-ip, -arak, -ınca, -ma, -ken, -dan, -dıkça, -dikçe, -maksızın, -madan, -alı, -layın .."
Canım sağ oldukça hiçbir şey beni yıldıramaz. İşe gireli gece gündüz çalışıyorum.
·         Diğer fiilimsilerden sonra isim çekim ekleri kullanılabildiği halde bağ-fiillerden sonra hiçbir çekim eki kullanılmaz.
Fiilimsilerin Özellikleri
1)      Fiilimsi ekleri yapım ekidir. Dolayısı ile fiilimsiler türemiş sözcüklerdir.
2)      Fiillerin bütün özelliklerini taşımazlar. Kip, zaman ve şahıs eki
3)      İsim çekim eklerini alırlar.
4)      Fiilimsilerin olduğu cümleler birleşik cümledir. Bir cümle içerisinde ne kadar fiilimsi varsa o kadar yan cümle vardır.
5)      Fiilimsiler ek-fiil olarak yüklem olabilirler.
YAPILARI BAKIMINDAN FİİLLER
·         Fiiller yapılara bakımından üçe ayrılır.
A. Basit Fiiller: Yapım eki almamış kök hâlindeki fiillerdir.
Gör-düm, git, bak-ıyor….
 
B.Türemiş Fiiller: İsim ya da fiil kök ve gövdelerine yapım ekleri getirilerek yapılmış fiillerdir.

 
 
Baş-la- ,    göz-et- bek-le-t-,

C.   Birleşik Fiiller: En az iki sözcüğün birleşmesiyle oluşan fiillerdir. Birleşik fiilleri üç grupta inceleyebiliriz.
1.      Kurallı Birleşik Fiiller: İki fiilin biçim ve anlam yönünden kaynaşması sonucu oluşan birleşik fiillerdir. Dört şekilde oluşabilirler.
  1. Yeterlilik Fiili: Fiil kök ya da gövdelerine “–ebil-” yardımcı eylemi getirilerek yapılır. Yapmaya gücü yetmek anlamındaki fiildir.

Ben bu işi yapabilirim. (gücü yetme)
 
 
Çalışmaya başlayabilirsiniz.    (izin verme)

·         Olumsuzu: yapabilirim   yapamamdır. Yapmamla karıştırılmamalıdır.
 
 Tezlik Fiili: Fiil kök ya da gövdelerine “-ıver-” yardımcı eylemi getirilerek yapılır. Çabukluk ifade eder.

 
 
Yazıverdi, görüverdi, koşuverdi.

 
  1. Süreklilik Fiili: Fiil kök ya da gövdelerine “–adur-, -akal-, -egel-”,”-egör”,”ekoy” yardımcı fiillerinden biri getirilerek yapılır. Devamlılık süreklilik ifade eder.

 
 
Yazadurdu,  Uyuyakaldım,   Olagelir

  1. Yaklaşma Fiili: Fiil kök ya da gövdelerine “-eyaz-” yardımcı eylemi getirilerek yapılır. Yaklaşma ifede eder.
Düşeyazdı, öleyazdım.
  1. İsteklenme Fiili: Fiil kök ya da gövdelerine “–esi, -ası” gelmek,“-acağı, -eceği” , gelmek, tutmak, söz grupları getirilerek yapılır.

 
 
göresin geldi, güleceği tuttu.

 
·         Kurallı birleşik fiiller her zaman bitişik yazılır. 2.     Yardımcı Eylemlerle Kurulan Bileşik Fiiller: İsim ve isim soylu sözcüklerle yardımcı fiillerin (et-, eyle-, ol-, kıl-, buyur-, yap-) birleşmesinden oluşmuş fiillerdir.
Arz et-, banyo yap-, mutlu ol-, rica eyle-, memnun kıl-, af buyur- 
·         Yardımcı fiille kurulan bileşik fiillerde Ünlü düşmesi ya da ünsüz türemesi olursa kelimeler bitişik olmazsa ayrı yazılır.
Sabır et-  (sabret-), emir  et- (emret-) şükür et- (şükret-) his et-(hisset-), af et- (affet-)…
·         et-“ yardımcı fiili bazı cümlelerde kendi anlamıyla da kullanılabilir.
Bu söylendiği kadar etmez.
·         İkisini birbirinden ayırmanın yolu “et-“ eylemini kendinden önceki sözcükle birlikte kullanırız; bu durumda fiil anlamlı olmuyorsa, et- yardımcı eylemdir.
 
·         Bazen “et-“ yardımcı fiiliyle isim arasına başka sözcükler girebilir.

Senden şikâyet bile etmedi.
 
 
Seni sevmekle kabahat mi ettim.

 
 
3. Anlamca Kaynaşmış Bileşik Fiiller: İsim soylu sözcüklerle fiillerin gerçek anlamındanuzaklaşıp anlamca kaynaşması sonucu oluşan birleşik fiillerdir. Bu fiillerin çoğu deyim oluşturmuştur.

Bütün tehlikeleri göze aldım.
Öğretmenin gözüne girdim.
 
İş için oraya başvurdum.
 
 
Olanlı duyunca küplere bindi.

ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER:
·         Fiillerin özne ve nesneleriyle olan anlam ilişkilerine çatı denir. Bu haliyle yüklemi isim olan cümlelerde çatı aranmaz. Ancak fiilimsiler fiilin bildirdiği hareketi bildirebildiğinden çatı yönüyle incelenebilir.
1.     Öznelerine Göre Fiil Çatıları: (Özne-yüklem ilişkisi):Öznenin yüklemle ilişkisi dört grupta incelenir.
 
a)Etken Fiiller: Öznesi belirli olan fiillerdir. Eylemi yapan bellidir. Bu fiiller gerçek öznelidir.

 
 
Ben çiçekleri suladım.

 
·         Bazı fiiller oluş bildirir. Bunlarda oluş içinde bulunan, öznenin kendisi olduğundan fiil yine etken sayılır.

 
 
İnce ince yağmur yağıyor.

 
 b)Edilgen Fiiller: Fiilin bildirdiği eylem özne dışında başka bir varlık tarafından yapılıyorsa ve özne işi yapan değil de yapılan işten etkilenen konumundaysa bu fiiller edilgendir. Bu fiillerin öznesi sözde öznedir. İşi yapıyormuş gibi görünen öznedir. Edilgen fiiller fiil köküne “-il, -in” ekleri getirilerek yapılır.

 
 
Dolaplar temizlendi

·         Edilgen fiillerin yüklem olduğu bazı cümlelerde özne bulunmaz.
Eski resimlere dalgın dalgın bakıldı. (kim ve ne sorularının cevabı yok.)
 
c)Dönüşlü Fiiller: Öznenin yaptığı işten yine kendisinin etkilendiği fiillerdir.Bu fiiller aynı zamanda etkendir. Dönüşlü fiiller fiil köklerine “-il, -in” ekleri getirilerek yapılır.

Kız düğüne gitmek için süslendi.
·         Edilgenlik ve dönüşlülük eki aynıdır. *Fiil özne ve gerçekse dönüşlü çatılı, sözde özne ise edilgen çatılıdır.
·         Dönüşlülük kendi zamiriyle de yapılır.
Kendini boşuna üzme.
d)İşteş fiiller: Eylemin birden çok özne tarafından karşılıklı ya da birlikte yapıldığını anlatan fiillerdir. ”-ş” eki getirilerek yapılır. İşteş çatılı fiiller üç şekilde yapılır.
 
Karşılıklı yapma:Eylemin karşılıklı yapıldığını belirten fiildir.

Çocuklar dövüştü.
 
 
İki ordu savaştı.

 
 
Birliktelik:Eylemin birlikte yapıldığını ifade eden fiillelerdir.

Taş atınca kuşlar uçuştu.
 
 
Anneleri gidince çocuklar ağlaştılar.

 
 
Nitelikte eşitlikİsim ve sıfatlara –leş eki getirilerek yapılan işteş fiiller nitelikte eşitlik bildirir.

Hasta günden güne iyileşti.
 
 
 Kız her geçen gün güzelleşiyor

 

 2.     Nesnelerine Göre Fiiller: (nesne yüklem ilişkisi):Nesnenin yüklemle ilişkisi dört şekilde incelenebilir.
 
a)Geçişli Fiiller: Nesnesi bulunan ya da nesne alabilen fiillere denir. Fiil ne, neyi, kimi sorularına cevap veriyorsa geçişlidir.

Çocuklarını yatılı okula verdi.
·         Fiiller geçişli oldukları hâlde nesne almayabilirler.
Sabahtan beri seyrediyorum. (Nesne yok; fakat neyi seyrediyorum sorusuna cevap alabildiğimizden fiil geçişlidir.)
b)Geçişsiz Fiiller: Nesne almayan fiillere denir.
Bütün kuşlar uçtu. (neyi uçtu, kimi uçtu sorularına cevap alamadığımızdan fiil geçişsizdir.)
c)Oldurgan Fiiller: Geçişsiz fiillere –r, -t, -tir ekleri getirilerek yapılır.Böyle fiillere oldurgan fiiller denir.
 
Uçurtma uçuruyorum. (uç- fiili geçişsizdir; fakat –ur ekiyle geçişli duruma getirilmiştir.)

d)Ettirgen Fiiller: Geçişli fiillere –r, -t, -tir ekleri getirilerek geçişlilik derecesi artırılır. Özne işi yapan değil de yaptıran olur. Böyle fiillere ettirgen fiiller denir.
 
Mektup yazdırdım. (yaz- fiili geçişlidir; fakat –dır ekiyle geçişlilik derecesi artırılmıştır.)

Halıları yıkattım.
Bütün eşyaları taşıttılar.
Odamı yeşile boyattım. Atı koşturdum.
 
 
 
 


ZARFLAR
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum, miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir. 
*Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir. Zarf oldukları ancak cümlede belli olur.*Cümlede genellikle zarf tümleci olarak kullanılır.  *Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri alabilirler.                                                                       *Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu niteler veya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez.                                                                                                                                   
Bugün çok yürüdüm. (fiilden önce)
Buraya yarın gelecekler. (fiilden önce)
İki eski dost akşama kadar sohbet etti. (fiilden önce)
Yarın da bayağı çok yürüyeceğiz. (zarftan önce, fiilden önce)
En güzel sen konuştun. (zarftan önce, fiilden önce)
En doğru kararı vermeliyiz. (sıfattan önce)
Çok hararetli tartışmalar oldu. (sıfattan önce)
Dün hava daha soğuktu. (adlaşmış sıfattan önce)
Mevsimlerin en güzeli ilkbahardır. (adlaşmış sıfattan önce)
Dargın durarak bir şey kazanamazsın. (fiilimsiden önce)
A. Görev ve Anlam Bakımından Zarflar
1. Durum Zarfları: Hâl ve tavır ifade eden zarflardır. Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu; kimi zaman da zarfların durumunu gösterir. Fiile "nasıl" sorusu sorularak bu zarflar bulunabilir.
Eğri oturalım, doğru konuşalım. 
Çocukça hareket ediyorsun. 
Böyle gelmiş, böyle gider. 
Küçük kız güzelce süslendi. 
Babasını sevinçle karşıladı.
Adam çekine çekine içeri girdi. 
Kâğıtları paket paket gönderdi. 
Yiğitseniz teker teker gelin.
O, bu dünyada delikanlı yaşadı.
Seni asla unutmayacağım. 
Hayvanları ve bitkileri hiç incitmem. 
İyiliklerinizin karşılığını mutlaka göreceksiniz.
İkide bir karşıma çıkıyor. 
Bu akşam yine arayacağım.
Sanıyorum aramaz.
İşim hemen hemen bitti.
Uçaklar ikişer ikişer geçiyordu üstümüzden
Bu kötü alışkanlıklardan artık uzak durmalısın
2. Zaman Zarfları: Fiillerin anlamını zaman yönünden tamamlayan zarflardır. 
Fiile (veya zarfı olduğu başka kelimelere) sorulan "ne zaman", "ne kadar süre" sorusuna cevap verir.  *Zaman zarfları, zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir.Çekimsizdirler. İsim çekim ekleri alırlarsa zarf olmaktan çıkarlar.Başlıcaları şunlardır:
"dün, bugün, yarın, şimdi, gece, gündüz, güpegündüz, gündüz gözüne, cuma günü, haftaya, önceki gün, akşam, sabah, akşamleyin, sabahleyin, az önce, geç, iki gün, iki saat, on dakika, iki günde, iki saatte, uzun süre, uzun zaman, biz gelmeden, demin, henüz, hâlâ, daha, gene, yine, artık, sonra, evvelâ, daima, hep, henüz, hemen, geceleri, sabahları, önceden, ayda bir, buraya gelmeden, anlatırken, yaşarken ..."
Az önce gitmişti. 
Sonra uğrarsınız. 
Henüz işimiz bitmedi.
Artık buralara gelmeyeceğim.
Yarın geleceklermiş.
Okulu gelecek sene bitireceğim.
Kâmil dün akşam telefon etti.
Ayda bir uğrar buralara.
Toplantı iki saat sürdü.
İnsanların vefasızlığını geç anladım.
Yola çıktık; akşama geliriz sanırım.
Bayramlarda bütün aile bir araya toplanır.
Azıklarınızı geceden hazırlamıştım.
Sabahtan beri burada bekliyoruz.
Akşama kadar geri döner misin?
Günlerden beri yağmur yağıyordu.
Buraya gelmeden haber verin.
Bizi karşısında görünce şaşırdı.
Yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardır.
İstanbul'a geleli iki yıl oldu.
3. Yön Zarfları: Yalın hâlde kullanılarak fiilin yönünü (failin yöneldiği yeri) belirten zarflardır: 
Çoğu "-Erİ" ekiyle yapılmıştır.
"ileri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı."
Bu zarflar eksiz kullanılır. Yönelme, bulunma, ayrılma hâl ekleri getirilirse dolaylı tümleç olur. Hâliyle isim olarak kullanılmış olur. Aynı kelimeler sıfat olarak da kullanılabilir.
Ahmet içeriye girdi. (isim; dolaylı tümleç)
İlerisi çok güzel. (isim; özne)
İleri ülkeler daha demokratiktir. (sıfat)
Doğru söz, aşağı yol, yukarı kat, geri hatlar... (sıfat)
Örnekler
Arkadaşlar, içeri girer misiniz?
Sesi duyar duymaz aşağı indim.
Dışarı çıkmak için uğraşıyordu. 
Arabayı biraz daha ileri park et.
Beri gel, barışalım.
Bu yoldan geri dönülmez.
Düşmana doğru ilerlediler. 
4. Miktar Zarfları
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da başka zarfların anlamlarını ölçü yönünden tamamlayan, artıran, azaltan zarflardır. 
"en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli, gibi, fazla..."                                                                                  
 *Fiile veya sıfata sorulan "ne kadar?" sorusunun cevabıdır.Kendilerinden önceki ya da sonraki kelimeyle birlikte söze eşitlik, üstünlük, en üstünlük, aşırılık, karşılaştırma anlamları katar.
Benim kadar çalışırsan başarılı olursun. (eşitlik)
O da babası gibi yürüyor. (eşitlik, benzerlik)
Cennet kadar güzeldi vatanımız. (eşitlik, benzerlik)
Bu kadar çok çalışmak niye. (eşitlik)
Beş dakika kadar dinlenelim. (eşitlik, yaklaşıklık)
Yemeği biraz fazlaca yemişim. (biraz: eşitlik; fazlaca: aşırılık)
Ayakkabısı azıcık dar geliyormuş. (eşitlik, aza yakın)
Düne göre azıcık iyileşmiş. (eşitlik, aza yakın)
*"en" kelimesi aşırılık, en üstünlük anlamı verir:                                                                                     
 En yakın arkadaşı benim. (en üstünlük; sıfattan önce)
En çok çalışan canlı karıncadır. (en üstünlük, zarftan önce)
*"daha" kelimesi karşılaştırma, üstünlük anlamları katar.                                                                        
 O senden daha çabuk bitirdi. (üstünlük; zarftan önce)
Daha güzel bir araba aldı. (üstünlük; sıfattan önce)
Not: "daha" kelimesi zaman ve "başka" anlamı da katabilir. "bir" kelimesiyle birlikte yineleme zarfı olur:
Songül daha telefon etmedi. (zaman zarfı, henüz anlamında)
Buralara bir daha gelebilir miyiz? Yineleme zarfı
Hepsini aldınız, daha ne istiyorsunuz? ("başka" anlamında)
*"çokça, çok, pek çok, çok az, gayet, fazla, fazlaca, epey" kelimeleri aşırılık anlamı katar.         
Bugünlerde çok az uyuyor. 
Gayet çalışkan bir insandı. 
Dergiyi çıkarmak için epey çalıştık. 
Adem pek akıllı bir çocuktur.
Fazla okuyor, gözleri bozulacak.
*"eksik, seyrek, sık" kelimeleri işin ne kadar sıklıkla yapıldığını belirtir:                                         Bugünlerde sık görüşüyoruz.
Parayı iki milyon eksik vermiş.
Eskisi gibi değil; seyrek uğruyor.
*"aşağı yukarı, şöyle böyle" ikilemeleri "yaklaşık" anlamı katar.                                                  
Samsun'da aşağı yukarı bir ay kaldık.
Çarşamba'ya geleli şöyle böyle 9 yıl oldu.
5. Soru Zarfları: Eylemin anlamını soru yoluyla belirten zarflardır, daha doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya yarayan soru kelimeleridir. 
Diğer zarf çeşitlerinin çoğunun soru şekli vardır.
"ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne, ne biçim, nice, ne denli"
*soru cümlesi yapar:                                                                                                                                     
nasıl konuşuyor öyle?
Siz ne biçim konuşuyorsunuz?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Niçin bunları bana veriyorsun?
Bu saate ne gezip duruyorsunuz?
İşleri ne zaman bitireceksiniz?
]İçinde soru zarfı bulunan bütün cümleler soru cümlesi değildir:
Eve kaçta geleceğimi şimdiden söyleyemem.
Ne iyi insanlar bunlar...
Ne güzel söyledi. 
6. Gösterme Zarfı
Bunu her dil bilgisi kitabı ayrı bir zarf olarak almaz. "işte" kelimesiyle yapılır. 
İşte şimdi geliyorum.
Bak işte dinliyorum.
Zarflarda Pekiştirme
Genellikle pekiştirme sıfatlarıyla ve ikilemelerle yapılır. Pekiştirmeli isimler de vardır ve onlar da zarf olarak kullanılır.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.
Yüzü soğuktan mosmor olmuştu. 
Yağmurda sırılsıklam ıslandılar.
Güpegündüz nereye gidiyorsun?
Soğuktan tortop yatıyor.
Evrakları paramparça mı getirecektin?
Yapı Bakımından Zarflar
Yapı bakımından zarflar basit, türemiş, birleşik ve öbekleşmiş olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Zarflar 
Kök hâlinde olan, ek almamış zarflardır: "yarın, gece, geç, dün, pek, az, fazla, sık, iyi, çok, hiç, sabah, akşam, henüz..."
2. Türemiş Zarflar 
Yapım ekiyle veya yapım eki gibi kullanılmış bazı çekim ekleriyle yapılmış zarflardır: "sabırlı, aylarca, önce, dostça, sınıfça, yiğitçesine, erken, sabahleyin, kışın, ilkin, ileri, soğuk, içeri, dışarı, aptalca, mosmor, sanıyorum, kaçta, koşarak, okumadan, gelince, şimdilerde..."
3. Birleşik Zarflar 
Birden fazla kelimenin bir araya gelip kaynaşarak oluşturdukları zarflardır: "bugün, biraz, böyle, şöyle, birdenbire, niçin, ilk önce, nasıl..."
4. Öbekleşmiş Zarflar 
Birden fazla kelimenin farklı yollarla (ikileme, edat grubu, zarf-fiil grubu) bir araya gelerek oluşturdukları zarflardır: "hemen hemen, gece gündüz, er geç, ikide bir, aşağı yukarı, hemen şimdi, kırk yılda bir, öğleden sonra, arada sırada, yana doğru, az çok, -den sonra, -e dek, bazı bazı, şöyle böyle, üç aşağı beş yukarı, doğru dürüst, okuma sırasında, geldiği zaman..."
Öğretici Anlatımın Özellikleri
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.
Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer verilmez.
3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir.
4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
6.Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.
7.İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
8.Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
9.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
10.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
11.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
12.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır.
13.
Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler gibi bölümleri vardır.
Açıklayıcı Anlatımın Özellikleri
Bu metinlerde amaç okuyucuya bilgi vermektir. Genelde öğretici (didaktik) metinlerde bu anlatım türü kullanılır. Onun için makaleeleştirigibi yazılarda, tarih, coğrafya gibi ders kitaplarında bu teknik kullanılır. Yazar, okuyucunun bilmediğini düşündüğü bilgileri okuyucuya aktarır. Onu bilgilendirir. Yazarda, bu bilgileri ben biliyorum, okuyucu bilmiyor, anlatayım da öğrensin anlayışı vardır.
Klasik paragraflarda yani giriş, gelişme, sonuç cümlelerini içeren paragraflarda bu yönteme başvurulur.
Önce giriş cümlesiyle konu ve bakış açısı verilir, sonra gelişme cümleleriyle yardımcı düşünceler aktarılır ve ana düşünce belirtilir. Paragraflarda ana düşünce genellikle sonda bulunur ilkesine uygun bir anlatım yöntemidir.
Örnek: Teknik, bilimin kristalize olmuş halidir. Yani bilimin araç-gereç ve makineye dönüşmüş halidir. İnsanoğlu onun sayesinde ilkçağların karanlığından sıyrılmıştır. Kendine daha çok zaman ayırıp kültürel yönden olgunlaşmıştır. Birbirini sevmeyi, barış içinde bir arada yasamayı öğrenmiştir.
Bu paragrafın ilk iki cümlesi tanım cümlesidir. Diğerleri açıklama cümleleridir.
Konu: Tekniğin ne olduğu ve insana neler sağladığı
Yard. düşünce: Tekniğin insana zaman kazandırması, kültürel olgunlaşmayı sağlaması
Ana düşünce: Teknik insana birbirini sevmeyi ve barış içinde bir arada yaşamayı öğretmiştir.
Tartışmacı Anlatımın Özellikleri
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
3.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
4.Gereksiz ifadelere yer verilmez.
5.Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
6.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
7.Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
8.İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir.
9.
Fıkradenememakaleröportaj gibi türlerde kullanılır.
10.Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.
11.Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir. 
12.İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.
Bu tekniği kullanan yazarın amacı, okuyucunun herhangi bir konudaki fikrini değiştirmektir.
Bir konu üzerinde en az iki görüş vardır. Bu görüşlerden birisi yazarın görüşü, diğeri veya diğerleri başkalarının -belki de okuyucunun- görüşüdür. Yazar değişik yöntemler kullanır, deliller getirir, ispatlar yapar ve parçanın sonunda kendi görüşünü haklı çıkarır.
Bu teknikle yazılmış parçalarda genellikle karşılıklı konuşma havası vardır. "Bence, bana göre, kanımca, bana öyle geliyor ki" gibi öznel yargı bildiren sözler dikkati çeker.
Tartışma yönteminde antitez, tezin önemini belirtmek, doğruluğu konusundaki kuşkulan yok etmek için kullanılır. Hızlı ve ekonomik okumalarda antitez bölümünün atlanması ana düşünceyi kavramayı engellemez.
Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri
1.İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir.
2.Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir.
3.Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime grupları ve cümleler tekrar edilir.
4. Konuşmacı ve yazar üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur.
5.Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine müracaat eder.
6.Kelimeler ve 
kelime grupları gerçek anlamında kullanılır.
7.Dil daha çok 
göndergesel işlevde kullanılır.
8. "Tanımlama, açıklayıcı betimleme, sınıflandırma örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma " gibi
düşünceyi geliştirme yollarından faydalanılır.
9.Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentileri önemlidir.
TESTLER
 1.  Dünyaca ünlü klasiklere ve yazarlara karşı bende bir imrenme; ondan da öte kıskançlık var. Şiirde öyle değil. Hatta tam aksine bizdeki şairlerin daha üstün olduğuna inanırım. Ne bileyim, bir Yahya Kemal, bir Nazım Hikmet,Cahit Sıtkı Tarancı beni tatmin eder, ruhumu doyurur. Ama hangi yazarımızTolstoyDostoyevski veya Victor Hugo’ya boy ölçüşebilir?
Bu parçanın anlatımında hangi anlatım tekniklerinden yararlanılmıştır?
A)       Açıklama - Karşılaştırma
B)       Tanık Gösterme - örneklendirme
C)       Karşılaştırma - Örneklendirme
D)      Tanık Gösterme - Karşılaştırma
E)       Tartışma - Açıklama
2.   O gece uyuyamadı. Kitap okudu, sayı saydı, yıldız saydı. Gündüz yok yere kırdığı arkadaşının bakışları gitmiyordu gözlerinin önünden. Bir ara kalkıp onu uyandırmayı ve ondan özür dilemeyi geçirdi aklından; başaramadı. O şimdi unutmuştur bile, diye düşündü. Ama sonra ya o da bu kırıcı sözlerin acısıyla kıvranıyorsa...
Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır?
A)   Açıklama                           B)   Öyküleme
C)   Tartışma                            D)   Örneklendirme
E)    Betimleme
3.  Komşu bahçeden balkonumuza hücum eden erikler beni âdeta hırsızlığa davet ediyor. Buna hırsızlık denir mi, bilemiyorum. Bir ara kafam gürledi. Şunları kırmayayım dedim, belki de kendimi! Yemyeşil salkım sö­ğüt... Alıp birkaç tane bakayım tadına. Gerçi güneşin de etkisiyle zümrütü andırırcasına parıl parıl parlayan yanakları ekşi olduklarını haykırıyordu. İçerden çocuğun feryadıyla kendime geldim. Böylece suç dosyamın kabarmasını ertelemiş oldum.
Bu parçanın anlatımı İçin aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)       Kişileştirme yapılmıştır.
B)       Karşılaştırma ağır basmaktadır.
C)       Benzetme yapılmıştır.
D)      Betimlemelere yer verilmiştir.
E)       Tatma duyusundan yararlanılmıştır.
4.  (I) Kırmızı eski model, Avrupa markalı bir arabaydı. (II) Betti ki canı sıkılan üstüne adını yazmış, küçüklü büyüklü kalpler çizmişti. (III) Biraz daha yaklaşınca kılıf­lara isyan etmiş süngerler çekti dikkatimizi. (IV) Camdan uzanıp kornasına bastık, çalıyordu! (V) Patlak tekerleri ve kırık camlarıyla yılların yorgunluğunu at­maya çalıştığı anlaşılan arabayı kendi hâline bırakıp uzaklaştık.
Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde betimlemeye yer verilmemiştir?
A)    I.     B)   II.        C)  III.          D)   IV.       E)   V.
5. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi yardımcı fiille oluşturulmuş bir birleşik fiildir?
A) Bu durum ona zaman kazandırdı.
B) Yardımından dolayı çok sevindi.
C) Damlalar pencereden süzülüverdi.
D) Acıları onu daha da güçlü kıldı.
E) Bu düğün asla ve asla sensiz olmaz.
6. Aşağıdakilerden hangisinde şimdiki zaman anlamı vardır?
A) Yazlarını Kuşadası’ nda geçiriyor.
B) İki ay sonra ay üç yaşına basıyor.
C) Övgü, bana başarma gücü veriyor.
D) Akşamki toplantı için hazırlanıyorum.
E) Güneşe çıktığı zaman hemen kızarıyor.
7.Varlığımın yetişemeyeceği uzak zamanlarda
Tıpkı şu andaki gibi tatlı bir akşamüstü
Düşlerin yok olmaya başladığı anda
Okuyucum duyarsa kalp atışına benzer bir gürültü
Bilsin ki benim yüreğimdir içli içli atan
Yukarıdaki dizelerde kaç fiilimsi vardır?
A) 2     B)3      C)4      D) 5     E) 6
 9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde farklı bir fiilimsi kullanılmıştır?
A) Sınav günü yaklaştıkça heyecanı artıyordu.
B) Sevdiği insanları her zaman arar, sorar.
C) İçeride tanıdık kimse yoktu.
D) Bizim düşünen insanlara ihtiyacımız var.
E) Sararmış yapraklar yolları doldurmuştu.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ortaç adlaşmıştır?
A) Yeni gelen, sınıfa bir türlü alışamadı.
B) Koşar adımlarla yanımdan uzaklaştı.
C) Gezilmemiş yerler bu sabah gezildi.
D) Çözülecek soruları yarın getirirsiniz.
E) Gelen mektuplardan bir şey anlamadım.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir işi karşılıklı yapma anlamı vardır?
A) Gemi, ağır ağır limana yanaştı.
B) Sesi duyan hayvanlar sağa sola kaçıştı.
C) Sonunda şirketin müdürü ile de görüştü.
D) Yazılandan zayıf alınca yüzü buruştu.
E) Ali, okula varmadan bize yetişti.
 
12. Aşağıdakilerin hangisinde yüklem ettirgen bir fiil değildir?
A) Çocuğa elbisesini çabucak giydirdi.
B) Kitapları raflara güzelce yerleştirdi.
C) Bütün ödevlerini ablasına yaptırdı.
D) Taksiyi, uzun bir süre bekletti.
E) Suyu, çocuğa istemeye istemeye içirdi.                              

 
Düşsel Anlatımın Özellikleri
1.D.A.da konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.
2.Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
3.Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
4.Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
5.Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, 
kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.
6.Daha çok di' li veya miş'li geçmiş zaman 
kipi kullanılır.
Örnekler: Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Gora, E.T,Yıldız Savaşları
Düşsel Anlatımla; Düşsel Olmayan Metinlerin Benzer ve Farklı Yönleri:
Benzerlikleri:
Her iki anlatımda da yapıyı meydana getiren ögeler (kişi,zaman,mekan,ve olay örgüsü)aynıdır.
Farklılıkları:
1.Düşsel anlatımda: D.A.da konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip,hayal ürünüdür.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Konu yaşanmış ya da yaşanabilir olmalıdır. Günlük yaşama ait unsurlar konu olabilir.
2. Düşsel anlatımda: Tema hayali unsurlardan oluşur
Düşsel Olmayan Anlatımda: Tema konuyla ilgili olarak günlük yaşama ait, yaşanabilir özelliktedir.
3. Düşsel anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. Bazen zaman ötesi nitelikler taşır.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. İçinde bulunduğumuz zamanın özelliklerine sahiptir.
4. Düşsel anlatımda: Mekân olağanüstü, düşsel ögelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Mekân, olağanüstü düşsel ögelerden uzak sıradan, günlük yaşamda karşılaşacağımız mekânlardır.
5. Düşsel anlatımda: Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Kişiler gerçekte olabilecek, sıradan, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz kişilerdir.
Gelecekten Söz Eden Anlatımın Özellikleri
Gelecekten söz eden anlatımın kullanıldığı metin türleri: romanhikâye,tiyatroşiirdeneme
1. Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur.
2. Gelecekten söz eder.
3. Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir.
4. Olandan çok olması istenilen anlatılır.
5. Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler(ÜTOPYA) anlatılır.
6. Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.
"Gelecekten söz eden anlatım" ile "Düşsel anlatım" arasındaki benzerlik ve farklılıklar
Gelecekten söz eden anlatımda ve düşsel anlatımda kişinin kendi hayal dünyasındakiler dile getirilir ve buna göre bir anlatım yolu seçilir. Düşsel anlatımda gerçeklikle ilgisi olmayan tamamen çağrışımlara dayalı olaylar, kişiler, zamanlar anlatılır ve bu yapı unsuruyla konu ve tema oluşturulur. Gelecekten söz eden anlatımda ise gerçeklerden yola çıkılarak tahmine dayalı bir anlatım yolu benimsenir. Yani gelecekten söz eden anlatım gerçeğe daha yakındır.
Söyleşmeye Bağlı Anlatımla Oluşturulmuş Metinlerin Özellikleri
1.Jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.
2.
Sohbetmülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır.
3.Karşılıklı konuşmalar, bağlama ve konuşulan kişiye göre değişebilir.
4.Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir.
5.Vurgu ve tonlama önemlidir.
6.
HikâyeRomanTiyatroRöportaj, Monolog söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metin türleridir.
7.Roman, hikâye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monolog denir.
8.Tekrarlar söyleşmeye bağlı anlatımlarda ifadeyi kuvvetlendirir.
9.Söyleşmeye bağlı metinlerde anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır.
Mizahi Anlatımın Özellikleri
1.Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir.
2.Ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir.
3.Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır.
4.Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir.
5.Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir.
6. 
Romanhikâyetiyatroşiirdeneme gibi türlerde kullanılır.
7.Mizahi anlatımlarda 
dil bir olayı anlatmak için kullanılır.(sanatsal, edebi işlevlerde kul.)
EDATLAR (İLGEÇLER)

·         Kendi başlarına anlamı olmayan, ancak cümle içerisinde anlam kazanıp görev üstlenen sözcüklere denir.
·         En çok kullanılan edatlar; gibi, ile, için, kadar, yalnız, ancak, dolayı, ötürü, tek, sadece, sanki....
·         Edatlar cümleye değişik anlamlar kazandırabilirler.

Ø      Gelmemiş gibi.( İhtimal)
Ø      Elma gibi yanakları vardı.(Benzerlik)
Ø      Bu saati senin için aldım.(Amaç)
Ø      Çalışmadığı için kaldı.(Sebep)
Ø      İşe arabayla gittim. (Vasıta)
Ø      Saçlarını makasla kesmiş.(Araç)
Ø      Sadece seninle gelirim.(şart)
Ø      Bunu yalnız sen çözersin. (güvenme)
Ø      Düğüne babamla gittik.(Birliktelik)
Ø      Bana göre güzel değil.(Görelik)
Ø      Sana göre daha başarılıyım.(Karşılaştırma)
Ø      Cennet kadar güzel vatan.(Benzerlik)
Ø      Okula gitmek üzere evden çıktım.(Amaç)
Ø      Yarın vermek üzere alabilirsin.(Şart)
 
Ø      Ona karşı iyi davran. (istek)

 
·         Edatlar zaman bildiren sözcüklerle kalıplaşarak zarf olur.

Ø      Sabaha karşı otobüsten indik.
Ø      Akşama kadar ortalıkta dolaştım.
Ø      Hasta olduğundan dolayı okula gitmiyor.
Ø      Yola doğru koştu.
Ø      Dünden beri seni bekliyorum.
Ø      Ondan başka kimsem yok.

 
·         Bağlaç olan “ile” ile edat olan “ile” yi birbirinden ayırmak için ; “ile” nin yerine “ve” bağlacını getiririz anlamlı olursa bağlaç, anlamsız olursa edat olur.
Ø      Adam sopayla gelene geçene vuruyordu(edat)
Ø      Çocuk kalemle defterini çantasına koydu.(bağlaç)
 
·         Bağlaçlarla karşılaştırılan diğer edatlar; “yalnız, ancak, bir, tek” gibi edatlardır. Bu sözcükler kullanıldıkları cümlelerde “sadece” anlamını veriyorlarsa edat; “fakat” anlamını veriyorlarsa bağlaçgörevindedirler.

Ø      Ondan şikâyet eden yalnız sen değilsin.(edat) 
Ø      Gelirim, yalnız yol parasını siz ödersiniz (bağlaç).
Ø      Benim sözümü bir sen dinlemezsin zaten.(edat),
Ø      Buraya ancak beş kişi sığar.(edat)
Ø      Sana inanıyorum, ancak yapacağım bir şey yok.(bağlaç)
Ø      Tek bu değil, neler yapmadı ki (edat)
Ø      Para veririm, tek benimle gelirsen.(bağlaç)
 

·         Edat grupları cümlede sıfat ve zarf gibi görevlerde de kullanılabilir.

Ø      Aslan gibi oğlu savaşta öldü.(sıfat) 
 
Ø      Savaşta aslan gibi çarpıştı.(zarf)

 
BAĞLAÇLAR
 
 

·         Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli sözcükleri, öğeleri ya da cümleleri bir birinden bağlayan kelimelerdir.
 
·         Ve, ile, de, fakat, ama, lâkin, yani, dahi, bile, ne….ne, ya    ya, ise, yalnız, ancak, öyle ki, madem ki, demek ki, kaldı ki, yeter ki .. en çok kullanılan bağlaçlardır.

Ø                  Siz ve ben ayrılamayız.
Ø                  Siz ile biz beraberiz. 
Ø                  Sen de gel.
Ø                  Ev de araba da aldı. 
Ø                  Ne istedin de almadık.
Ø                  Hem ağlarım hem giderim.
Ø                  Sen bile beni anlamadın
 
Ø                  Ne şiş yansın ne kebap


·         Bazen ikiden fazla sözcük birbirine bağlaçlarla bağlanabilir. Bu durumda bağlaç son iki sözcük arasında kullanılır, diğerlerinin arasına virgül konur.
Ø      Bahçedeki kuşlar, çiçekler, ağaçlar ve insanlar birbirine karışmıştı.
 
·         Bazı bağlaçlar bağladıkları sözcük sayısınca artarak kullanılır. Cümleye değişik anlamlar katar.

Ø      Ne şiş yansın ne kebap.(hiçbiri)
Ø      Hem ağlarım hem giderim.(hepsi)
Ø      Ya gelirsin ya gelmezsin.(ikisinden biri)
 
Ø      Elma da armut da yedim.(hepsi)

 
·         Bazen çekimli fiiller kendi anlamlarından uzaklaşarak bağlaç olabilirler.

Ø      Ekmek olsun zeytin olsun ihtiyacımızdan fazlaydı.
 
Ø      İster para ister çek versinler al, gel.

 
·         Yazım yönünden eklerle karışan bağlaçlar “de ve ki”dir. Bağlaç olan “de ve ki” ayrı yazılır. Ek olan “-de ve –ki” bitişik yazılır.
·         Bağlaç olan “de ve ki ”yi ek olan “de ve ki” den ayırmak için “de veki” yi cümleden çıkarırız. Anlam bozulursa ek bozulmazsa bağlaçolur.

Ø      Sende kalem de vardı.(birinci “de” ek bitişik yazılır, ikinci “de”bağlaç ayrı yazılır).
 
Ø      Bahçede kuşlar da vardı. (birinci “de” ek bitişik yazılır, ikinci “de”bağlaç ayrı yazılır).

Ø      Gördü ki kazanmak zor.(bağlaç)
Ø      Benimki güzeldir.(ek-ilgi eki)
Ø      Kafesteki kuş uçtu.(ek-sıfat yapan ki  )
 
Ø      Neşeli ol ki genç kalasın.(bağlaç)

 
·         Fakat, ama, yalnız, ancak, lâkin, bağlaçları anlamca birbirinin karşıtı cümleler arasında bağ kurar.

Ø      Çok çalıştım; ama kazanamadım.
Ø      Para veririm; ancak yarın getir.
 
Ø      Onu gördüm; yalnız konuşamadım

 
Ø      .

·         Bağlaçlar tek başlarına cümle öğesi olamazlar. Cümle dışı unsur olarak kabul edilirler.
 
ÜNLEMLER
 
 

·         Bir durum ya da olay karşısında ortaya çıkan sevinç, üzüntü, şaşma, kızma, hayret, coşku, acı, hayranlık, gibi duyguları ifade eden sözcüklerdir. Ünlemlerin bulunduğu cümlelerde ünlem işareti kullanılır. Ünlemleri şu şekilde sınıflandırabiliriz.
 
1.   Asıl Ünlemler: A, e, ah, vah, ey,hey. hişt, af, ah,

Ø      Ah! Çok üzüldüm. 
Ø      Hey! Gelsene. 
Ø      A!, bu ne sorumsuzluk.
Ø      Sus, be yeter artık.!
 

2.   Ünlem Olmadıkları Hâlde Ünlem Görevi Yapan Sözcükler:Kardeş, hemşerim, beyler, evet, hayır, asla, yok, olmaz, pek
Ø      Hemşerim! Bu adamı tanıyor musun?
·         Bazı ünlemler isim çekim eklerini alıp isim olarak kullanabilirler.
Ø      Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste

Saat  
   
Bugün 9 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
Slogan
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol